Published in  
Güzel Rastlantılar
 on  
June 23, 2024

Pergamon: Bir yazı tipi tasarımı

Tipografi ve yazı tipi tasarımı üzerine yoğunlaşan, aynı zamanda Sabancı Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü’nde akademisyen olan görsel iletişim tasarımcısı Onur Yazıcıgil uzun süredir çeşitli yazı sistemlerine dair araştırmalar da gerçekleştiriyor. Bu araştırmalar tipografi ve yazı tipi üzerinden coğrafya, tarih, kültür ve özellikle de tasarım kültürü bağlamında çok katmanlı bir okuma imkanı sunması açısından önemli.
Tarih
23/6/24

Pergamon: Bir yazı tipi tasarımı

Tipografi ve yazı tipi tasarımı üzerine yoğunlaşan, aynı zamanda Sabancı Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü’nde akademisyen olan görsel iletişim tasarımcısı Onur Yazıcıgil uzun süredir çeşitli yazı sistemlerine dair araştırmalar da gerçekleştiriyor. Bu araştırmalar tipografi ve yazı tipi üzerinden coğrafya, tarih, kültür ve özellikle de tasarım kültürü bağlamında çok katmanlı bir okuma imkanı sunması açısından önemli.

Onur Yazıcıgil izni ile
Tarih
23/6/24

Pergamon: Bir yazı tipi tasarımı

Tipografi ve yazı tipi tasarımı üzerine yoğunlaşan, aynı zamanda Sabancı Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü’nde akademisyen olan görsel iletişim tasarımcısı Onur Yazıcıgil uzun süredir çeşitli yazı sistemlerine dair araştırmalar da gerçekleştiriyor. Bu araştırmalar tipografi ve yazı tipi üzerinden coğrafya, tarih, kültür ve özellikle de tasarım kültürü bağlamında çok katmanlı bir okuma imkanı sunması açısından önemli.

Onur Yazıcıgil izni ile
A Greek Script Typeface Design

Onur Yazıcıgil’in son projesi Pergamon, Yunan harfli bir yazı tipi tasarımı. “Pergamon / Yunan Harfli Bir Yazı Tipi Tasarımı / A Greek Script Typeface Design” adlı kitabı ise YEM Yayın tarafından yayımlandı. Kitap, İzmir, Bergama’ya bağlı olan “Helenistik başkent ve Roma dönemi Metropolis kenti” olan Pergamon’daki “zengin yazı kültürü mirasının belgelenerek günümüz dijital mecrasında Yunan harfli bir yazı tipi olarak canlandırılması" sürecinin hikâyesini anlatıyor.

“Pergamon”, Yunan harfli yazı tipi tasarımının hikâyesi nasıl ortaya çıktı ve gelişti?

2022 yılının güz döneminde Sabancı Üniversitesi’nden araştırma iznine (sabbatical) ayrılmıştım. Bu izinden bağımsız, ezelden beri tarihsel bir yazı sistemi canlandırma projesi yapma arzum vardı. Bunun başlıca sebebi şu; tarihsel bir yazı ya da şekiller silsilesini bugünün bağlamında hayata geçirmek için çeşitli prodüksiyon süreçlerinden geçmek gerekiyor. Ben de bu süreçlerden çok haz alan ve öğrenen biriyim. Bu sırada Gate-27’nin konuk sanatçı programının Ayvalık konumunu öğrenmiştim. Bergama’nın Ayvalık’a 45 dakika yol mesafesinde olması bu projeye Gate-27’de başlamamı teşvik etti.

Ayvalık, Balıkesir. Onur’un Gate 27 Ayvalık’taki geçici konutu ve dört ayaklı arkadaşı “Doğa”.

2200 yıl önce oluşturulmuş harflere günümüz bağlamında bir işlev kazandırmanın sence tasarım kültürü açısından bakarsak nasıl bir anlamı var?


Aslında 1900 yıl desek daha doğru olur. Bu tür projelerin benim için en büyük anlamı -çivi yazısından değişken fontlara- herhangi bir görsel iletişim aracının mecra fark etmeksizin altında yatan oluşum amacının her daim evrimleşebileceği fikrini pekiştirmesi. Bu da bana zamanın lineer bir kavramdan ziyade daha doğrusal eksende hareket eden bir hadise olduğunu hatırlatıyor.

Pergamon’da bulunan Asklepion şifa merkezinin bulunduğu bölgedeki yazıtlardan bir detay.

Tasarım sürecinden bahseder misin? Bergama’da bulunan ve bahsine M.Ö. 399 tarihli bir eserde rastlanan Pergamon’daki bu Yunan harflerini bugünün dijital ortamına uygun olarak tasarlarken ne gibi unsurları gözettin?

Pergamon’un adı ilk defa tarihte M.Ö. 399’da geçse de Helenistik dönemden günümüze fazla bir yazıt kalmamış. Şu an orada bulunan yazıtların çok büyük bir çoğunluğu Roma’nın İmparatorluk döneminden, özellikle M.S. 100–200 arasında oluşturulmuş. O yüzden benim inceleyip feyz alabileceğim biçimler aslında bu zaman diliminde oluşturulmuş epigrafik bulgular. 

Tasarım süreci, ilk etapta bu harfleri günün aynı saatinde aynı açıdan fotoğraflarını çekerek başladı. Modern Yunan harflerine aşina olsam da, antik Pergamon yazıtlarında daha önce hiç görmediğim bir takım Yunan harflerinin yorumlandığını gördüm. Bazı harflerin tanımlanmasında yakın arkadaşım Paris Tsekouras’ın desteğini alarak ilerledim. Böylelikle alışılagelmemiş şekilleri doğru saptayıp onları fontun içindeki doğru Unicode alanlarına yerleştirebildim. Fotografik belgeleme sonrasında harfleri font tasarım uygulamasında dijital ortamda vektörel olarak çizip tasarım sürecine başladım. Tasarım sürecinin son aşamasında birebir gördüğüm biçimleri çizdikten sonra onları kendi aralarında tutarlı bir ahenk oluşturabilmesi için genişlik ve kalınlık optimizasyonları uyguladım.

Pergamon’da çeşitli yazıtlardan seçilen harf modelleri ve yanda dijital ortamda tasarlanmış yazı tipi.

Harf şekillerinin yanı sıra, Pergamon’da görülen çiçek sembolünün yazı tipine Floralheart glifi olarak eklenmiştir.

Sence bu harfler dönemine ait ne söylüyor? Ve bu harfler üzerinden senin tasarladığın bu yeni yazı tipi bugüne dair ne söyleyecek?

Bu harfler dönemine istinaden oldukça yüksek bir sesle, Roma’nın İmparatorluk dönemindeki görsel kültürünün nasıl eski Helenistik başkentini etkisi altına aldığını ve adeta Roma’nın görsel temsilcisi edasıyla kurgulanmış yazıtlar olduğunu söylüyor. Harflerin anatomisinden kalın ince ilişkilerinde uygulanan ahenge kadar Roma’nın epigrafik kültürünü yansıttığını gösteriyor. O dönem taş üzerine oluşturulmuş kompozisyonlarda uygulanan yaratıcı bir takım görsel çözümlemelerin bugünün dijital tipografi uygulamalarında nasıl hala geçerli olduğunu da söylüyor.

Pergamon Asklepion’un kuzey stoasında bulunan ve ana model olarak seçilen yazıttan ve onun yanında dijital olarak tasarlanmış Pergamon yazı tipi.

Bugüne kadar yaptığın araştırmalar ve akademik çalışmalar doğrultusunda, yazı tipleri ve tasarım üzerinden değerlendirerek, bu coğrafyanın görsel iletişim kültürüne dair neler söylersin?

Bu coğrafya birçok yazı sisteminin barındığı kıymetli bir yer. Türkiye özelinde konuşacak olursak yanı başımızdaki tüm komşu ülkelerin; Bulgaristan, Yunanistan, Ermenistan, Gürcistan, İran ve Suriye, bunların hepsi kendi dillerini temsil eden özgün yazı sistemleri (alfabe) kullanmakta. Tam ortalarında konumlanmış Türkiye ise 96 yıldan bu yana Latin harflerini kullanıyor. Genel olarak uluslararası yazı tipi camiası Latin alfabesi dışında artık bu ülkelerin yazı sistemlerini desteklemeye gayret ediyor. Türkiye’de ise hala sadece Latin alfabesi odaklı bir tasarım kültürü hâkim. Halbuki harf devrimi öncesindeki İstanbul incelense onlarca yazı sisteminde özgün hurufat (font) tasarımı üretildiği görülebilir. Yeni yeni yetişen birkaç öğrencimin Latin harfleri dışında bu coğrafyanın diğer yazı sistemlerinde de yazı tipi tasarlamaya başladığını görmek çok umut verici. 

Türkiye'de Latin alfabesi odaklı bir tasarım kültürünün hakim olmasının, kültürel açıdan ve -görsel- tasarım birikimi bağlamında nasıl bir etki yarattığını düşünüyorsun? Burada o dönemki çok katmanlı hedef, strateji ve planlar doğrultusunda hayata geçirilen bu değişimin getirdiği kazanımlarla birlikte, yazılı iletişime, dile ve bu coğrafyadaki tasarım kültürüne yansıyan bir kayıp söz konusu mu sence?

Latin alfabesi odaklı bir görsel tasarım kültürünün ister istemez kısır bir spektrum sunduğunu ve birkaç istisna dışında tipografik yelpazenin bir dizi pastişten ibaret olduğunu düşünüyorum. En azından Türkiye’de gelinen nokta bence bu. Harf devriminin kazanımı bence dilin ses birimleri yapısında daha uyumlu bir yazılı iletişim sunmasıdır. En büyük kaybın ise harf devrimi sürecinde dilde sadeleştirme denilen meseleyle özel ifadelerin kullanımında elzem olan kelime hazinesinin atıl bırakılması olduğunu düşünüyorum.

Kültür, yazı sistemleri ve kullanılan yazı tipleri arasındaki ilişkide nasıl bir etki alanından bahsedebiliriz? Biri diğerini baskılıyor mu yoksa bir etkileşim mi söz konusu? Örneğin Helvetica yazı tipinde veya başka coğrafyalara ait yazı tiplerinin tasarımında oraya ait kültüre ilişkin neleri görüyoruz?

Özellikle 20. yüzyılda Avrupa’daki görsel kültürü etkisi altına alan türlü modernizm akımlarının sonucunda kemikleşmiş yazı tipleri tasarlanıp üretildi. Bunlar nispeten o akımların temsilcileri edasıyla üretildi. Bunu takiben İkinci Dünya Savaşı sonrasında Amerika’da çığ gibi büyüyen kapitalizmin talep ettiği agresif pazarlama dünyası da bu görsel birikimden istifade ederek vakti zamanında modernist bir edayla tasarlanmış yazı tiplerinin nihai kullanım alanlarını -diş macunundan otomobil reklamına kadar- tayin etti. Diğer bir deyişle yazı sistemleri belli görsel kodları temsilen ortaya çıksa da sonrasında bu birincil ilişkiden sıyrılıp yeni ve farklı bağlamlarda varoluşlarını sürdürüyorlar ya da sessiz sedasız yok oluyorlar.

Peki, değişen kültürler yazı tiplerine yansıyor mu ya da nasıl yansıyor? Belki burada yazı tiplerinden ziyade ortaya çıkan farklı görsel ifade yöntemlerinden de söz edebiliriz -gif, emoji gibi- Bunlar yazı sistemlerinin bir parçası haline gelmese de, dilde bir anlatım kısıtı yaratıyor olabilir mi? Yoksa bunu farklı bir görsel iletişim zenginliği olarak mı okumalıyız?

Kalıcı bir şey göremiyorum etrafımda. Bundan da rahatsız değilim, malum hafızanın kıymeti de bu vesileyle ortaya çıkıyor. Şu günlerde yazı tipi tasarımında belli başlı görsel tavırların hâkim olduğunu görüyorum. Mesela, yazı tiplerinde abartılara yeniden cömertçe yer veriliyor ve optik ayar için vakti zamanında icat edilen mikroskobik ölçekteki girinti çıkıntılara yeniden belirdi -işlevselliğinden bağımsız olarak-. Emoji ya da giflere gelince; emojiler esasında harf ve noktalama işaretleri gibi “Unicode” değerleri olan ve yazı tiplerinin içine iliştirilen semboller. Semboller hep kullanıldı ve bazen uzun uzadıya kelimelerin kifayetsiz kaldığı yerlerde çok da işlevsel olmuşlardır. Pergamon’da gördüğüm ve öncenden değindiğim semboller gibi…

Bu coğrafyadaki diğer yazı sistemlerinde yazı tipi tasarlamaya başlayan öğrencilerin olduğundan bahsediyorsun. Bizimle paylaşabileceğin örnekler var mı?


Bu öğrencilerin başında İbrahim Kaçtıoğlu geliyor. İbrahim yüksek lisansını Sabancı Üniversitesi’nde benimle birlikte çalışarak tamamladıktan sonra Fransa’da Amiens’de bulunan ESAD Type’a giderek orada bir lisans üstü eğitimi daha tamamladı. Geçen ay oradaki bitirme projesini Wierd adında Latin ve Arap harfli yazı sistemlerini destekleyen “deneysel” bir yazı tipi tasarlayarak mezun oldu. Deneysel sözcüğü gibi anlamından saptırılmış bu terimin hakkını veren bir proje yaptı. Özellikle tipografi bağlamında deneysel sözcüğü maalesef rastgele ve kontrolsüz bir dizi deneme yanılma yapma anlamına geliyor bugünlerde. Fakat, İbrahim beklenmedik kalın-ince çizgi uyumları oluşturarak rastgele olmanın tam aksine muazzam kontrollü bir şekilde hem okunan hem de baktıran bir yazı tipi sistemi tasarladı. Birbirine zıt olan Latin ve Arap yazı sistemlerinde dengeli bir şekilde ahenk yaratmak oldukça çetin bir iş. Ayrıca adından da anlaşılacağı üzere çok küçük puntolarda da okunaklı bir yazı tipi deneyimi sunuyor. Özetle büyüyünce tuhaflaşan ama küçüldüğünden okunaklı bir hal alan “deneysel” bir proje gerçekleştirdi. 

Bartu Başaran

İbrahim’in yanı sıra, yine Sabancı Üniversitesi’nde şu sıralar birlikte çalıştığım iki yüksek lisans öğrencim, Ruslan Abasov ve Bartu Başaran var. Ruslan ve Bartu şu günlerde Antalya Perge antik kentte bulunan Yunan harfli yazıtları inceliyorlar. Benim Pergamon serüveninden sonra İstanbul Üniversitesi Klasik Arkeoloji Bölümünün davetiyle Perge Antik Kent’teki kazı evinde kalmış ve üç gün boyunca orada bulunan Yunan ve Latin harfli yazıtları belgelemiştim. Pergamon projesinden ilhamla bir Perge yazı tipi tasarlamayı, hatta bunun hem Yunan hem de Latin harfli olabileceğini tahayyül etmiştim. Ardından bu projenin tasarımını benden aldıkları ders kapsamında Ruslan ve Bartu’ya teklif ettim. Ruslan Latin harfleri, Bartu da Yunan harfleri seçerek Perge’deki yazıtları dijital ortamda yazı tipi olarak canlandırıyorlar. Perge projelerinin haricinde Ruslan tez projesinde 1860’larda İstanbul’da basılmış Bulgarca bir kitapta tespit ettiği, döküm hurufat olarak üretilmiş, Kiril harfli “deneysel” bir yazı tipini inceliyor. Bu tipografik incelemenin parçası olarak Kiril ve Latin harfli bir yazı tipi tasarlıyor. Bartu ise 16. yüzyılda yine döküm hurufatla basılmış Yunan ve Latin harfli birtakım kitaplarda tespit ettiği yazı tiplerini inceleyerek onları bugünün bağlamında yeniden yorumladığı bir yazı tipi projesi üzerinde çalışıyor. Bu projeler de haliyle beni çok heyecanlandırıyor.

Ruslan Abasov

Pergamon: Yunan harfli bir yazı tipi tasarımı

Rastlaşan yazı: Kitaplara Hapsolmuş Sözcükler - Damla Kellecioğlu