Şehirde çizdiğim irili ufaklı daireleri bozmayı seviyorum. Alıştığım rutinlerin, rotaların, bildiğim mekanların dışına çıkmayı; yeni karşılaşmaları, beni şaşırtan ara sokakları… Kısacası şehre dair ezberimi bozguna uğratmayı. Böylece unuttuğum ihtimallerini hatırlıyorum; şehrin ya da başka türlüsünü unuttuğum için bazen yaşadığım halini tek yol sandığım hayatımın. Bunun için şu sıra çoğunlukla dışsal bir gerekçeye ihtiyaç duyuyorum. Bugünün gerekçesi de Barın Han'daki Anlatı Gücü İttifakı sergisi. Açılışa gidiyorum.

Marmaray'a yürüyorum. Karşıya geçeceğim. Uzundur yolumun düşmediği Çemberlitaş'a. Bir filme, oyuna ya da sergiye giderken Kadıköy-Beyoğlu arasında dokuduğum mekiği bozmanın pek de dayanılmaz olmayan hafifliği. Başta evden çıkmanın zor olduğu ama oraya varınca bana iyi geleceğini bildiğim akşamlardan biri. Kapıdan çıkınca beni karşılayan deniz eşliğinde yokuş aşağı salınıyorum. Her adımda ona yaklaşıyor; her adımda onu gözden kaybediyorum. Yerine binalar doluyor. Şimdi minibüs yolu, bir süre düzayak, sağda solda binalar, sonra hop Marmaray. Denize dönük koltuklar, kulağımda şarkılar, derken Sirkeci. Kalabalık ama az. Akbile iade. Tarihi Yarımada’nın ara sokakları. Kıvrıl kıvrılabildiğin kadar. Haritaya bak. Hedef: Barın Han. Hava artık karanlık ve ben biraz geç kaldım. Yokuş aşağı scooterla salınan bir adam. Bir sonraki hamlesini asla belli etmeyen yan yana dizili dükkan tabelaları. Kırtasiye, market, büfe, Uzak Doğu restoranları. Önüme çıkan tramvay. Çemberlitaş durağı. Köşedeki Mc Donalds'ı geçip Boyacı Ahmet Sokağı.

Kapı önü kalabalık. Birkaç selam ardından giriş kattaki sergi alanı. Buraya üçüncü gelişim ve ilk kez bu kadar çok insan bir arada. Sergi alanında kapı ağzındayım. Solumda duvara asılı ince uzun beyaz bayrak kumaşı. Üzerinde art arda yazılı "ARIZALIDIR" yazısı. Nejbir Erkol imzalı. Bir duvardan diğerine uzanıyor: "ARIZALIDIRARIZALIDIRARIZALIDIRARIZA". Sağımda biri bayrağın fotoğrafını çekiyor. Manzarasını açıyor, kenara çekiliyorum. Soluma sesin geldiği yere dönüyorum. Kalabalıktan görmesem de duyuyorum: Jilet Sebahat bir şiirini okuyor. Önümde biri tabletinden kayıt alıyor. Onun ekranından izliyor, bir yandan da dinliyorum birazdan bir video dosyasına dönüşecek bu sesi. Tavanda, karşıda, solda, sağda duvara asılı işleri kalabalıkta ucundan görebiliyorum. Omuzlar arasından gözüme bir fotoğraf çarpıyor sağımda. Adı: Geceyi Karanlıktan Kurtar. Üzüm Derin Solak imzalı. Birilerinin omuzları omuzlarıma değiyor; gözlerim başkalarının gözlerine… Derken şiir bitiyor.
"Bir yangından artakalan gerçek şey küllerinden doğanlardır.
Kendi küllerinden doğarak gittiler.
Çoğalarak gittiler."
Alkışlıyor, dağılıyoruz ama pek de ilerleyemiyoruz; kalabalığız.

Anlatı Gücü İttifakı
Kalabalığız. Yan yana olmanın gücü bu; nerede görsem tanırım. İttifakın gücü.
9 Ocak'ta Barın Han'ı mesken edinen ve 9 Şubat'a kadar devam edecek serginin küratörlüğünü Onur Karaoğlu ile Alper Turan üstleniyor. Sergide işleriyle yer alan sanatçılar: Trans Hafıza Kolektifi, Fatma Belkıs, Gregg Bordowitz, Nejbir Erkol, Kiki ggNash, Marina Papazyan, Zeyno Pekünlü, Belit Sağ, Jilet Sebahat, Üzüm Derin Solak, Serdar Soydan, Furkan Öztekin (Ceyhan Fırat ile) ve Cansu Yıldıran. Serginin koordinatörü ise Berfin Atlı.
Anlatı Gücü İttifakı tarafından kolektif bir süreç olarak başlatılan serginin odağında; ülkede yükselen toplumsal cinsiyet karşıtı hareketleri anlama, analiz etme ve bunlarla baş etme için yeni yollar kurma arzusu var. Bu arzu etrafında sanatçılar; resim, video yerleştirme, fotoğraf, yayın, arşivsel materyaller gibi farklı yöntemlerle metin, imge ve beden arasında dolaşıyor. Böylece başka türlü ve özgürleştirici anlatılar inşa etmenin peşine düşüyor.
Anlatı Gücü İttifakı, Türkiye'de toplumsal cinsiyet karşıtı hareketlerin dayattığı baskıcı ve ayrıştırıcı söylemlere, retoriklere karşı faaliyet gösteren hak savunucuları, platform ve derneklerden oluşan kolektif bir çabanın çıktısı. İttifak; SPoD, DEMOS, Politikada İyilik Hali, Havle Kadın Derneği, Pozitif Dayanışma, Van Star Kadın Derneği ve KuirGaming gibi farklı dernek ve platformlardan oluşuyor.

Otoriter baskılara karşı başka türlü anlatıların peşinde oluşturulmuş bu ittifak; derdini de sözünü de işlerin hem biçim hem de içeriğine sirayet ettirmiş. Böylece toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılığa meydan okuyan yeni bir anlatı gücü inşa ediyor. Sergi, kavramsal zeminini "baskı biçimleri” ile "basılı materyaller” arasındaki hatta kuruyor. Bastırılan sesler ve yüzeye hapsedilen bedenlerin, görünürlük çerçevesi dışında bırakılan öznelerin anlatılarına yer veren işler aynı zamanda; iki boyutlu zeminlere yeniden boyut kazandırıyor. Düzleştirilmiş çeşitli yüzeyler; tuvaller, kağıtlar, fotoğraflar ve duvarlar; kazınarak ve katmanlandırılarak, üzerinde iz bırakılarak daha derinlikli hale getirilmiş ve iki boyutlu halleri bozguna uğratılmış.
Barın Han
Barın Han'ın terasındayız. Kalabalık. Birçok tarihi mekanın çatısı katman katman sıralı karşımızda. Üzerinde gökyüzü. Çemberlitaş'taki bu 6 katlı han Tarihi Yarımada'daki birçok mekan gibi bir sarnıcın üzerine kurulu.
Türkiye'nin önde gelen hat ve cilt sanatçılarından Prof. Emin Barın'ın 50 yılı aşkın süre atölye ve ciltevi olarak kullandığı bu mekan; 2000'li yıllarda basın sektörü şehir merkezinden uzaklaşınca 17 yıl boş kalmış. Restorasyonu ardından 2019'da iki ay boyunca 16. İstanbul Bienal'i kapsamında bir müze olarak açık kalan han, o günden beri de sanatçı gruplarının üretimlerini yapabilmeleri ve işlerini sergileyebilmeleri için açık bir alan olarak varlığını sürdürüyor.
Mekânın uzun yıllar ev sahipliği ettiği Emin Barın (1913-1987); hattat ve cilt sanatçısı Mehmed Tevfik Efendi’nin oğlu. Türkiye'de hat sanatının akademik alanda ilerlemesini sağlamış ve çokça öğrenci yetiştirmiş bir profesör. Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü Resim-İş Bölümü mezuniyeti ardından Almanya’nın en iyi stüdyolarında Latin hat ve Avrupa cilt teknikleri üzerine çalışan Barın, sanatında geliştirdiği yeni yaklaşımları ve ofisinde yıllarda düzenlediği "Perşembe Buluşmaları" ile anılıyor.

Bugün mekân bu “buluşmalar mirasını” ve “kolektif üretime ve karşılaşmalara” verdiği kıymeti; farklı disiplinlerden etkinliklere, sergilere, sanatçı atölyelerine ve buluşmalara ev sahipliği yaparak sürdürüyor.
Han'ın 6 katına yayılan göz göz odalarında şu sıra Anlatı Gücü İttifakı’na; Alican Şahinler'in makine ve insan ilişkilerini incelerken resmin üretim ve inşa metotlarını odağına aldığı Yerçekimsiz sergisi de eşlik ediyor. 1 Şubat'a kadar açık olan bu serginin küratörlüğü Misal Adnan Yıldız'a emanet.
Sergiden kalanlar
Şimdi odamdaki masada bu satırları yazarken güneş önümdeki duvara vuruyor. Hafızam sergi mekanındaki işler arasında; ellerim ise klavye ile sergi kitapçığındaki cümleler arasında dolanıyor. Kitapçıktaki şu ifadeye çarpıyor gözüm: "Baskıyı silme eylemi değil; bir tür kazıma ve iz bırakma olarak yeniden sahiplenmek..." Başımıza gelenler ile onlar karşısında elimizden gelenler arasında dokuduğumuz mekikler, bozduğumuz ve yeniden kurduğumuz benlikler, karşılaştığımızda bizi bozguna uğratan cümleler ya da işler…
Anlatı Gücü İttifakı 9 Şubat'a kadar Barın Han'da. Kaçırmamanız dileğiyle.
Kaynaklar:
https://barinhan.com
https://bienal.iksv.org/tr/17-bienal-mekanlar/barin-han