Published in  
Güzel Rastlantılar
 on  
February 16, 2025

Ayakları yere basan bir nostalji: Müzik TR100

Türkiye’nin önemli müzisyenlerinin kendi dönemlerinde yankı bulmuş eserlerinin fiziki formatta bir araya getirildiği “Müzik TR100” setinden ilhamla İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür AŞ tarafından hayata geçirilen “Müzik TR100: Cumhuriyet Tarihinin Müzik Panoraması” sergisini gördük, sevdik, düşündük, yazdık.
Tarih
16/2/25

Ayakları yere basan bir nostalji: Müzik TR100

Türkiye’nin önemli müzisyenlerinin kendi dönemlerinde yankı bulmuş eserlerinin fiziki formatta bir araya getirildiği “Müzik TR100” setinden ilhamla İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür AŞ tarafından hayata geçirilen “Müzik TR100: Cumhuriyet Tarihinin Müzik Panoraması” sergisini gördük, sevdik, düşündük, yazdık.

Tarih
16/2/25

Ayakları yere basan bir nostalji: Müzik TR100

Türkiye’nin önemli müzisyenlerinin kendi dönemlerinde yankı bulmuş eserlerinin fiziki formatta bir araya getirildiği “Müzik TR100” setinden ilhamla İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür AŞ tarafından hayata geçirilen “Müzik TR100: Cumhuriyet Tarihinin Müzik Panoraması” sergisini gördük, sevdik, düşündük, yazdık.

24 Aralık 2024, günlerden Salı. Müze Gazhane’deyiz. Önce bir kahvaltı, biraz sohbet, sonra dışarı, doğru L Binası’na. Müzik TR100: Cumhuriyet Tarihinin Müzik Panoraması sergisini görmeye gidiyoruz. Şanslıyız. Fakat tabii ben bu yazıyı ancak şimdilerde yazabildiğimden şansımı pek de iyi değerlendiremiyorum. Zira sergi 31 Ocak’ta sona erecek. Yine de şunu baştan söylemiş olayım: Yeni yılın ilk ayını, bu sergiyi görmeden bitirmek istemezdim. Hatta yarın öbür gün bir yerlerde laf arasında mutlaka “bir ara şöyle şöyle bir sergi vardı, ne güzeldi ya…” diye not düşeceğimden emin gibiyim.

Aslında Müzik TR100: Cumhuriyet Tarihinin Müzik Panoraması, konseptini adıyla da yeterince belli ediyor. Müzik yazarları Derya Bengi ve Murat Meriç küratörlüğünde hayata geçirilen sergi, Türkiye’nin son yüzyılında hepimizin hafızasında yer etmiş müzisyen, şarkı ve albümleri odağına alıyor. Bunun yanında dönem dergileri, gazete haberleri, afişler, plaklar, kasetler ve çeşitli müzik çalarlar da serginin bir parçası ve tarihe göre yapılan mekan yerleştirmesiyle bir arşiv niteliği de taşıyor.

Sergi alanı bir mağarayı andırıyor. Neredeyse dışarıdan daha soğuk. Yine de üşütmüyor. Duvarda yıllar yazıyor: 1923’ten 30’lara 40’lara, 60’lardan 80’lere 90’lara derken 2000’lere, oradan da bugünlere geliyoruz. Akşam Gazetesi’nde 13 Aralık 1954’te yayımlanan bir alıntı gözüme çarpıyor: “...Bunları göz önünde bulunduran ilim, insanlara pikap adını verdiğimiz bir âlet hediye etmiştir. Evvelce de gramofon vardı gibi bir itiraz ileri sürülebilir. Fakat gramofon hiçbir zaman müziği tam bir sadakatle, bütün incelikleriyle kulağımıza aksettirememiştir.” Altında da bir afiş: “Haftada 1 lira taksitle Batı ve Türk müziği plakları…”

Ben nostalji hissine 60’lardan itibaren kapılıyorum. Hani bir yerde tanıdık bir şarkı duyunca içlenmek, eski günleri yad etmek, iyi veya kötü bir hatırayı anımsamak, yeniden yaşıyor gibi olmak, coşkulanmak ya da hüzünle dolmak… Bunlar bildiğimiz, denk geldikçe de yaşadığımız şeyler. Ancak serginin en etkileyici yanlarından biri yalnızca nostaljiden ve duygulardan beslenmiyor olması. Sunduğu malzemelerle tarihe tanıklık ediyor; böylece her dönemin sosyo-kültürel ve politik yapısını kavrama olanağı da sağlıyor.

Kahvaltıda Ali Rıza Binboğa bizimleydi. Anılarını anlattı. Kendi müzik hayatını, dönemin çok konuşulan olaylarını, assolistleri, gazinoları… Sergiyi de bizimle birlikte gezdi. Onu kendi posteriyle yan yana görmek doğrusu çok hoştu. Bir ara ortak hafızanın ve nostaljinin tazeleyip iyileştiren, bir arada hissettiren taraflarından bahsetti. Cümlelerini şimdi tastamam hatırlayamıyorum. Ama tam da bahsettiği gibiydi sergi. İçeri girer girmez bunu düşündüm. Hem bir bellek dersinde hem de bir oyun parkında gibiydim. Çeşitli duygular çabasızca gelip “Hey, ben de buradayım!” diyordu.

Altın Mikrofon dönemi, ilkinin senesi 1965. Ferdi Özbeğenler, İlham Gencerler, Selçuk Alagözler… O an aklıma düşen bir soru: “Cem Karaca nasıl olur da elenir ya?” Her şeyin hayırlısı tabii. O yılın kazananı Yıldırım Gürses. Yarışmaya Gençliğe Veda şarkısıyla katılıyor. Şarkı “elveda ey hatıralar, elveda mesut günlerim, ümit dolu sayfalar” diyor. Böyle konuşmak için erken belki ama bu hisleri paylaşmadan da edemiyorum. Geri gelmeyeceği bilinen günlere duyulan özlem, insanı her yaşta yakalayabiliyor. Yine de enseyi karartmayalım. O yıl Mavi Işıklar mı ikinci olmuştu? Öyle olmalı. Helvacı Helva. Öyle Bir Geçer Zaman Ki, müzik yarışması, Mete’nin rakibi Necati… Bu dizinin üstünden bile 10 yılı aşkın vakit geçmiş. Daha neler… Sergiyi dolaşırken beynim susmuyor; fakat keyifli bir tarafı var, hiç rahatsız olmuyorum.

Memleketin kültür hafızasını kayda almak çok önemli bir şey. İnsana iyi ihtimalleri hatırlatıyor. Bazen ders, bazen umut veriyor. Buralıyız biz, öyle ya da böyle. Ve şimdiki gibi anlarda yan yana durup ortak değerlere bakabilmek, eşzamanlı efkarlanıp gülümseyebilmek çok kıymetli oluyor.

Sergi alanının neredeyse sonuna gelmek üzere ve günümüze gittikçe yaklaşırken duvarda müzisyen kartlarını görüyorum. Sezen Aksu, Levent Yüksel, Sertab Erener, Yıldız Tilbe, Sinan Erkoç (“havam yerinde alaturka oldum, oynamadan duramam” diye mırıldanıp durmuştum tüm gün), Kenan Doğulu, Mine Koşan ve daha nicesi… Burçları, sevdiği içki ve yemekler, göz ve saç renkleri, hatta ayakkabı numaraları bile yazıyor. “Hürriyet” yazısını görüyorum alt köşede. Ah! Bir zamanların gazete ve dergileri… Herkese “ideal tipi” de sorulmuş. Sertab Erener “Levent Yüksel”, Levent Yüksel “Sertab Erener” demiş. Eski aşıklar… Gülümsüyorum. İçi boş bir nostaljiye kapılmadan yoluma devam ediyorum. Her şeye rağmen bu karşılaşmalar çok güzel. Buradan hem bir şeyler hatırlayarak hem de öğrenerek çıkmaktan memnunum. Malum, hepimizin yaşı bu dönemlerin tamamına tanık olmaya yetmiyor.

31 Ocak’a kadar yolunu Gazhane’ye düşürüp bitmeden sergiyi görmek eminim herkesin içini ısıtacaktır. 

Serginin ilhamı olan Müzik TR100 seti, İstanbul Kitapçıları’ndan veya online olarak buradan alınabilir.