Published in  
Seriler
 on  
June 9, 2024

Me? Just as lost as the rAst of us!

Selam! Beklediğimiz dünyanın sonu henüz gelmiyor sanırım. Başka bir sona yaklaşıyoruz gibi. Seni ilk böyle selamlamak ve rahatlatmak istedim. Önce? Öncesini hatırlamıyorum. Şimdi! Şimdi ile ilgili en korktuğum şey telefonuma bakarken dünyanın sonunun gelmesi. Kötü bir son.
Kategori
Seriler
Tarih
9/6/24

Me? Just as lost as the rAst of us!

Selam! Beklediğimiz dünyanın sonu henüz gelmiyor sanırım. Başka bir sona yaklaşıyoruz gibi. Seni ilk böyle selamlamak ve rahatlatmak istedim. Önce? Öncesini hatırlamıyorum. Şimdi! Şimdi ile ilgili en korktuğum şey telefonuma bakarken dünyanın sonunun gelmesi. Kötü bir son.

Kategori
Seriler
Tarih
9/6/24

Me? Just as lost as the rAst of us!

Selam! Beklediğimiz dünyanın sonu henüz gelmiyor sanırım. Başka bir sona yaklaşıyoruz gibi. Seni ilk böyle selamlamak ve rahatlatmak istedim. Önce? Öncesini hatırlamıyorum. Şimdi! Şimdi ile ilgili en korktuğum şey telefonuma bakarken dünyanın sonunun gelmesi. Kötü bir son.

YABANCI

Boyalı, havalı, filtreli, ya da #hiç mi, ‘?’, ‘emin değilim’ dediğimiz o hayatlara gözümüz kör, zamanımız bolmuş gibi; boynumuz kireç, midemiz iki büklüm bakarken, siyah siyah bulutların birden kayboluverdiği o masmavi gökyüzünün kat be kat üstü ve altında yaşam son buluyor. Bitiyor gezegendeki serüvenimiz ve kemiklerimize kadar tir tir titriyoruz. O sırada elbette eksik olmasın geliyor gelmekte olan. Alabildiğine renkleriyle yaklaşan bilinmeyen bir cismin üzerinde yazan yazıyla irkiliyoruz. “Dönme zamanı geldi kardeşim. Sen aslında buralı değildin. Haydin toplan atlayıver. Diğer gezegene.

Haydaaa! Ve şu güne kadar uyguladığın o diyetin hepsi yalan. Ailen sahte, komşuların, akrabaların… ‘Hemen telefona sarıldım’ diyemeden arayacak kimsenin olmadığını idrak etmek 5 saniye ve telefonun bizzat kendisi olan biz de evde yokuz artık.

#Noooo.

‘Orda kimse var mı?’ Yok!

Avucumuzu yaladığımız an, ekran olan elimizde art arda akan video oyunlarının arasında bizi biohack uzmanı yapan, ölümsüzlüğü vadeden, bir yandan da sonumuzu hazırlayan kalın harflerle yazılmış bir ilan gözümüze çarpıyor aniden. Şöyle diyor; “İnsanlar Aslında En İyi Şekilde Çalışmıyor”. #Noooo. Etrafımızı sarıyor midemize ağrı veren, gözlerimizi karartan, aklımızı bulandıran prodüksiyon insanlar. Etrafımızı saran. Hiç görmediğimiz bir denizle karanın arasında sıkışmış, küçük bir kenarın kenarında yaşayan dramlar. Bir gün bizi de bulur korkusuyla bilemezdik dünya dönerken biz insanlar. Korkuyoruz da mı sesimiz çıkmıyor? Sesimiz ancak avucumuza vuruyor.

Geçen ay dünyanın bugüne kadar gördüklerinin bir fragmandan ibaret olduğunu duyduğum andan itibaren havluyu attım. Yine geçen günlerin birinde, parktaki çiçek renklerinin kaydıraktan kayan çocukların hangisinin üzerinde olduğu oyununu oynarken aklıma ilk aşkım geldi. Artık bir daha beni hiçbir zaman sevmeyeceğini kabul ettiğim o an, sol kalbimin üstündeki sargı bezini salladım gökyüzüne fırlattım. Yenilgiyi asla kabul etmeyen deniz yıldızları gibi olmak isterdim aşkta. Derisi dikenli deniz yıldızları, sadece tek bir kolu kalsa bile merkezi sinir sistemi sağlam kalırsa bütün kollarının yerine yenisini yapabiliyormuş. Ama işte aşk öyle bir şey ki bir kez kaybedince gerisin geriye gelmeyebiliyor. Ya da geliyor da olabilir?

Ama işte aşk öyle bir şey ki bir kez kaybedince gerisin geriye gelmeyebiliyor. Ya da geliyor da olabilir?

Geçen yine çok ünlü biri özçekimini kendi çekmemiş gibi yapmış. Öyle bir hal vardı, yaratmış. Ve dijital creator aslında. Ben de arada yapıyordum. Artık yapmıyorum. Sen de yapma. Kendimize yabancı kalmayalım. Bir de dün sabah dünyanın en güzel meydanlarından birinden geçerken orda olduğunu alem duysun diye yanındaki adama poz veren ve mutsuzluğunu çekimi bittikten sonra gerçeğe kusan bir de kadın gördüm. Adam da saldı kendini flaşın patladığı andan sonra. Bankta oturmuştum öylece. Bi an uzaklara baktım. Utandım. Bu arada sakın kendinizi kötü hissetmeyin sakın. Ben de bugün sabahımı sizin gibi çevrimiçi bir çöplükte geçirdim. Sonra kendime küstüm çıktım yollarda yürüdüm. Yarı günümden biraz azını bir çizgi roman kütüphanesinde araştırma yaparak geçirdim. Amerikan bilimkurgu tarihinin unutulmuş bir süper kahramanını keşfetmeye çalıştım. Bu arada deniz yıldızları seksüel ve aseksüel olarak üreyebilirmiş. Aseksüel ürerken kollarından birini vücudundan ayırır ve ayrılan parçadan yeni bir deniz yıldızı gelişirmiş. Sonra tabi kopan yerden yeniden bir kol da yapar. Oh! Biz insanoğlu da keşke yitirdiğimiz aklımızdan, kalbimizden ve vicdanımızdan yeniden yapabilsek.

Bu arada deniz yıldızları seksüel ve aseksüel olarak üreyebilirmiş. Aseksüel ürerken kollarından birini vücudundan ayırır ve ayrılan parçadan yeni bir deniz yıldızı gelişirmiş.

Kırmızı ışık terapisini kullanırken kaçınmanız gereken 9 şey, Nörobilimciler bağırıyor! BEYNİNİZİ YOK EDEN 5 EN KÖTÜ Alışkanlığı Ortaya Çıkarıyor... / Glikoz! Biri Glukoz mu dedi? Yok Gluten dedi. Boşver ikisi de olur. Her ikisinin de ani yükselmeleri hakkında bilmeniz gereken her şey, Bunları önlemek için 5 tüyo! Kilo vermeye çalışmayı bırakın. Bunun yerine bunu yapın. 16/18.Episod! Sıçamazsanız zaten sıçtınız geri sayın 10’dan 0’a. Olacak ha oldu. Olmazsa da bırakın gitsin. İşe bisikletle gidin gideceğiniz yere. Dünyayı kurtarmak lazım. Batmış bir dünyayı nasıl kurtarabilirsin? Sanki ben yokum diyor yeni kuşaklar.

Ben de birkaç günlüğüne yokum. Son dakika yoluna çıktım. Akşam üzeri treniyle. Hiç tanımadığım ve belki de bir daha hiç gelmeyeceğim bir Normandie kasabasının garında varacağım yere transfer için otobüs bekliyorum. Saatler geceye yaklaşıyor ve açık olan iki yer var. Biri "İstanbul Restaurant", diğeri ünlü bir pizzacı. Adını yazardım ama #haştag iş birliği sanırlar yazmıyorum ama siz anladınız. Diyeceğim o ki nereye gitsem gideyim mutlaka var köşesinde bir bizim oraları getiren. Nereye gitsek gidelim o çöplükte sarmış etrafımızı iş birlikleri çıkamıyoruz işin içinden, dilimizin ucuna kadar yapışmış toksik derin kollektif şuur. 5 duyuyla sınırlıyız ya. Anlayamıyoruz neden sınavdayız. Kaos sistemi, bilinçaltı korku frekansı. Sarsılacaksın eğer alt enerjide gezinirsen çık oradan çığlıkları. Neleri mesela hayal ettiniz? Hangi alemlerin peşindeydiniz? Gerçekten isterseniz balona koyun arzularınızı olmazsa gelin alnımı karışlayın.

Kendisi meşgul bir adammış. Genellikle makineleriyle deniz canavarlarıyla savaşıyor, kayıp altınlar keşfediyor ve mümkün mertebe yerli Amerikalı'yı öldürüyormuş.

Frank Reade’i hiç duydunuz mu? Yukarılarda bahsettiğim bir isim. Dünyanın ilk bilim kurgu dergisinin yaratıcısı, unutulmuş bir süper kahraman. Gözümün ucuna takıldı bu dönem. Frank Reade'in ucuz romanları Jules Verne'den önce helikopterlere ve hava gemilerine sahipmiş, ancak ünlü Fransız macera romancısı bugün hala dünya çapında büyük bir edebiyat yazarı olarak kabul edilirken, Frank Reade’i pek takan olmamış. Kendisi meşgul bir adammış. Genellikle makineleriyle deniz canavarlarıyla savaşıyor, kayıp altınlar keşfediyor ve mümkün mertebe yerli Amerikalı’yı öldürüyormuş. Yani utanmaz bir emperyalist olarak, macera ve icat dolu bir yaratıma sahip olsa da neye yarar. İnsanlığın gerçek hazinesini keşfetmiş mi ona bakmak lazım.

Tanıştığımıza memnun oldum.

Paris’in altı üstü ve banliyölerinden sevgiler. Yalnız değilsin. İşin rAst gelsin.

Me? Just as lost as the rAst of us!