Marka kültür mirası
Yemyeşil bir cennet olan İsviçre’nin dağları arasındaki minicik Saint-Imier kasabasında dünyanın zaman tarihi saklanıyor. Evet, yanlış okumadınız. 1832’de başlayan yolculuğunun her adımını arşivleyen Longines, ilk fabrikasının bulunduğu alandaki müzesinde, 500’e yakın saat ve obje ile zamanın koruyuculuğunu yapıyor adeta. Böyle bir tarihe ve kültüre sahip olmaları başlarda sadece marka kurucularının vizyonu ve İsviçre kültürüne bağlı olsa da şu an markanın özel bir “Marka Kültür Mirası Departmanı” bulunuyor. Dünyanın her yerinde konferanslar düzenleyerek markanın farklı ülkelerle ilişkilerini anlatan Departman Direktörü Daniel Hug ile Pera Palace Hotel’de, Longines Türkiye Direktörü Özlem Kıroğlu Geylan’ın ev sahipliğinde gerçekleşen konferans davetinde buluştuk.
Davetin en heyecanlı anı, Osmanlı döneminde, dönemin önde gelen tüccarlarından Nacip Cezveciyan (Bazı kaynaklarda Necip, Nasip olarak da geçiyor) Longines’e özel olarak sipariş verdiği “çift zaman dilimli” İstanbul ile tanışmamız oldu. Osmanlı İmparatorluğu ve erken dönem Türkiye Cumhuriyeti ile yakın bağları olan Longines tarihini Daniel Hug’dan dinledik.
İlk olarak, saat endüstrisinde bir “miras ekibi” ne yapar?
Birçok şey yapıyoruz. En belirgin ve geleneksel işlerimizden biri bir müze yönetmek. Şu anda Longines müzesinde sergilenen yaklaşık 500 obje var. Ancak müze bizim için tamamen statik bir yer değil, sürekli gelişiyor. Her iki ayda bir yeni saatler koymaya çalışıyoruz. Sürekli olarak da objeler ediniyoruz.
Yeni saatler mi yoksa vintage saatler mi?
Koleksiyona yeni eklenen vintage saatler. Bildiğiniz gibi Longines Müzesi herkese açık. Ancak sadece rehberli turlar yapılıyor yani ziyaretçiler tek başlarına gezemiyor. Ekibimiz yılda yaklaşık 4 bin ziyaretçiye rehberlik yapıyor.
Müzenin yanı sıra bildiğim kadarıyla Longines markası ilk günden beri her şeyi kayıt altına alarak çalışmış. Yani muazzam bir arşiviniz mevcut. Biraz bu arşivden bahsedebilir misiniz?
Arşivlerimiz tam anlamıyla devasa çünkü söylediğiniz gibi, 1867'den beri üretilen her bir saat hakkında bilgi veren kayıtlarımız var. Arşivleme devam eden bir süreç çünkü her yıl çok sayıda saat üretiyoruz ve her biri kayıt altına alınıyor. Arşivler de benim departmanımda. Dünyanın her yerinden, saatleri hakkında daha fazla bilgi almak isteyen insanlar bize başvuruyor. Geçen yıl 12 bin talep aldık. Hepsi ekibim tarafından tek tek yanıtlanıyor. Bazen insanlar arşivlerin bir röntgenini istiyor, bazen de orijinallik sertifikası talep ediyor. Bu da çok iş gerektiriyor.
Arşivler aynı zamanda yeni saat modelleri için ilham ya da kaynak olarak kullanılıyor mu?
Tüm Longines mirası, yeni modeller oluşturmak için sonsuz bir ilham kaynağı diyebiliriz. Ürün geliştirme ekibimize vintage bir model hakkında daha fazla bilgi gerektiğinde danışmanlık yapıyoruz ya da benzersiz bir şey keşfettiğimizde bunu aktararak ilham veriyoruz.
1871'de yapılan ilk saat ile yeni saatler arasında ortak özellikler var mı?
Longines'in başlangıcına baktığınızda bu soruya hem evet hem hayır diyebiliriz. 1832'de August Agassiz ilk saat yapım dükkanını Saint-Imier'de açtı, hâlâ bulunduğumuz fabrika 1867'de faaliyete başladı. O zamanlar cep saatleri üretiyorduk, bugün yaptıklarımızdan oldukça farklıydı. Şimdi kol saati alanındayız, bu büyük bir fark. Bunun yanı sıra, 1878'de cep saatlerini kendi kronograf kalibrelerimizle üretmeye başladık ve bu elbette sonrasında kol kronografı için ilham kaynağı oldu. Ve vintage kol kronografları, bugünün kol kronografı için de ilham kaynağı. Dolayısıyla, 19. yüzyılda yaptıklarımız ile şimdi yaptıklarımız arasında bağlantılar var.
En çok ilgimi çeken konulardan biri İstanbul için özel olarak üretilen saat…
Bu çok özel bir saat ve dünyada bir ilk. Osmanlı döneminde farklı bir saat sistemi kullanılıyordu. Bu “alaturka” saat sistemine göre, güneşin battığı an günün başlangıcı sayılıyor ve 12 olarak kabul ediliyordu. Güneşin batımından bir sonraki güneş batımına kadar 24 saat sayılıyordu. Fakat bu sistemdeki sorun; güneşin mevsimlere göre farklı saatlerde batması ve ülkenin (ve dünyanın) her yerinde gün batımının farklı saatlerde gerçekleşmesiydi. İstanbul içinde rahat kullanılsa da, ülkeler arası seyahatler arttıkça bu sistem zor olmaya başladı. Başka bir ülkeye ya da şehre gitmek için ayda belki 3 ayda bir kalkan treni bu saat farkı yüzünden kaçırdığınızı düşünsene… Nacip Cezveciyan bu sorunu fark ediyor ve Longines’den buna çözüm olması için hem Avrupa hem Osmanlı saatini gösteren bir model sipariş ediyor. Bu da üstünde Osmanlı rakamları ile ikinci saat dilimini gösteren, dünyanın ilk çift zamanlı saatinin gelişmesini sağlıyor.
Mekanik bir saatten bahsediyoruz değil mi?
Evet, mekanik bir cep saati. Arşivlere göre ilk prototipleri Cezveciyan’a 1908’de gönderilmiş. Modelin patenti Longines tarafından 1911'de alınmış.
Longines'in mirası ile Türk veya Osmanlı tarihi arasındaki bağlantılar hakkında ne söyleyebilirsiniz?
En önemli şey çift zaman dilimli saatleriydi. Çok erken dönemlerde Nacip Cezveciyan ile çalışmaya başladık. O da daha sonra sadece Türkiye çevresindeki pazarlara değil, aynı zamanda Lübnan, Suriye, Irak, Mısır gibi diğer pazarlara da bir ağ geliştirdi. Bu ülkeler o dönemde zengin ülkelerdi ve Longines saatlerini satın alabiliyorlardı. Onlar için de çift zamanlı saatler yapıldı. Bunun dışında Osmanlı ordusu için üretilen saatlerimiz ve TCDD kuruluşunda da tren yollarına özel üretilmiş saatlerimiz mevcut.
Bu saatleri müzede görebilir miyiz?
Evet, bu saatler müzede mevcut.
Bu saatlerin değeri hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Bunları müzeden satın alamazsınız. Nadiren müzayedelerde satılıyorlar, ancak nadir bulunuyorlar. Dolayısıyla değerliler.
En değerli Longines saatleri hangileri?
Albert Einstein'ın taktığı saatti, 2008'de yaklaşık 600 bin dolara satıldı. Ayrıca 1935'te ABD Ordusu için yapılan büyük bir pilot saati 2019'da 250 bin İsviçre Frangı fiyatına ulaştı.
Cenevre’deki butiğinizdeki özel vintage köşeniz de aslında mirasınıza nasıl sahip çıktığınızın bir göstergesi…
Evet, Geneva butiğimizde koleksiyoncular için bir köşe mevcut. Titizlikle seçilmiş vintage Longines parçaları içeren bir koleksiyon. Ortak özellikleri, hepsinin içinde gerçek Longines mekanizması olması. Oldukça özel saatler bulunuyor bu butikte.
Başka ülkelerde açılacak mı koleksiyoner köşeleri?
Doğrusu vintage saatlerimize beklediğimizden fazla talep var ve şu an bu talebi karşılamakta zorlanıyoruz çünkü hepsi özel saat ustalarının uğraşını gerektiriyor. Atelier Vintage bölümümüzde sadece vintage saatlerin temizliği, bakımı için çalışan ustalarımız var. Her bir saat ile bir usta ilgileniyor. 10 usta var şu anda. Ama yeni ustalar yetiştirme ve başka şehirlerde de yer alma planımız var.
Longines'in lacivert rengi neyi simgeliyor?
Bu konuda kayıtlarda net bir bilgi yok ama lacivert renk gökyüzünü, sonsuzluğu ve zarafeti temsil ediyor diyebilirim.. Müzemizi ziyaret ederseniz, ekipmanlarımızın da lacivert olduğunu göreceksiniz. Lacivert, uzun zamandır Longines'in bir parçası.
Longines hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak ve saatleri incelemek için: https://www.longines.com/tr
Dünyanın ilk çift zamanlı saati